VII. yüzyılın başlarında kadim medeniyet havzalarında canlılığını neredeyse yitirmiş olan felsefe, yaklaşık yüz elli yıl sonra Bağdat’ta başlayan ve Antik-Helenistik dünyada oluşan felsefi birikimin Arapça’ya aktarılmasını sağlayan tercüme hareketi sayesinde tekrar hayat buldu. Bu birikimin, oluşum sürecindeki İslam medeniyetinin çok boyutlu entelektüel ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda yeniden ele alınışı ise küresel felsefe tarihinin ana gelenklerinden biri olan "İslam felsefesi"ni tarih sahnesine çıkardı. 

Türkiye’de İslâm felsefesi alanında niteliği gittikçe artan akademik birikimi bir araya getirmeyi hedefleyen bu kitap, iki ana kısımdan oluşuyor. İlk kısımda öncelikle İslam felsefesinin mahiyeti ve Antik-Helenistik dünyadan miras alınan felsefî birikimin ana bileşenleri ortaya konulmakta, ardından VIII.-XIV. yüzyıl arasında yaşamış, felsefe geleneğinin içinden ya da bu geleneğin dışında olmalarına rağmen felefeyle ilişkileri açısından etkili bir konuma sahip yirmi düşünür; hayatları, eserleri ve düşünce dünyalarıyla ayrıntılı bir şekilde incelenmekte. İkinci kısımda ise felsefenin mantık, doğa felsefesi, psikoloji/epistemoloji, metafizik, ahlak ve siyaset gibi temel alanları, İslam filozoflarının bu disiplinlerin problemlerini ele alışları açısından irdelenmekte. Kitap, ayrıca İslam dünyasında felsefe eğitiminin boyutlarını ve İslam felsefesinin Ortaçağ Latin dünyası üzerindeki etkilerini ele alan bölümleriyle okuyucuya bütüncül bir resim sunmakta. 

Satın almak için tıklayınız.